17- EMANET VE GÜVEN
İNSANLAR ARASINDAN KALKACAKTIR
حدثنا هناد
حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش عن زيد
بن وهب عن
حذيفة بن
اليمان حدثنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حديثين
قد رأيت
أحدهما وأنا
أنتظر الآخر
حدثنا أن
الأمانة نزلت
في جذر قلوب
الرجال ثم نزل
القرآن
فعلموا من القرآن
وعلموا من
السنة ثم
حدثنا عن رفع
الأمانة فقال
ينام الرجل
النومة فتقبض
الأمانة من قلبه
فيظل أثرها
مثل الوكت ثم
ينام نومة
فتقبض الأمانة
من قلبه فيظل
أثرها مثل
المجل كجمر دحرجته
على رجلك
فنفطت فتراه
منتبرا وليس
فيه شيء ثم
أخذ حصاة
فدحرجها على
رجله قال
فيصبح الناس
يتبايعون لا
يكاد أحدهم
يؤدي الأمانة حتى
يقال إن في
بني فلان رجلا
أمينا وحتى
يقال للرجل ما
أجلده وأظرفه
وأعقله وما في
قلبه مثقال
حبة من خردل
من إيمان قال
ولقد أتى علي
زمان وما
أبالي أيكم
بايعت فيه لئن
كان مسلما
ليردنه علي
دينه ولئن كان
يهوديا أو نصرانيا
ليردنه علي
ساعية فأما
اليوم فما كنت
لأبايع منكم
إلا فلانا
وفلانا
قال أبو عيسى
هذا حديث حسن
صحيح
Huzeyfe b. Yemân
(r.a.)’den rivâyete göre, şöyle aktarmıştır:
Rasûlullah (s.a.v.),
bize iki konudan bahsetmişti birini gördüm diğerini beklemekteyim; Emanetten
bahsetmişti ki: Emanet; önceleri insanların kalblerinin derinliklerine indiğini
sonra Kur’ân’ın inip emanet konusunu insanların Kur’ân’dan ve sünnetten
öğrendiklerini haber verip emanetin kalkacağından bahsederek şöyle buyurdu:
Kişi uykuya dalacak kalbinden emanet duygusu yok edilecek ve basit bir nokta
gibi iz kalacaktır. Sonra yine uykuya dalacak bu sefer emanet duygusunun geri
kalanı da yok edilerek, çok çalışanın elindeki nasır izi gibi hafif bir iz
kalacaktır. Sanki ayağının üzerinde yuvarladığın ve derinin kabarmasına sebeb
olan ateş parçasının meydana getirdiği iz gibi onu şişkin görürsün fakat içinde
bozuk sudan başka hiçbirşey yoktur. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bir çakıl
taşı alarak ayağının üzerinden yuvarladı ve şöyle buyurdu: Sonra insanlar
aralarında alışveriş edecekleri hemen hemen hiç kimsenin emaneti yerine
getirmeyeceği bir güne geleceklerdir. Hatta filan oğullarında dürüst bir kişi
vardır… denilecek yine kalbinde hardal tanesi kadar imanı olmayan kişilere ne
bahadır bir insan, ne kibar, ne akıllı insan denilecektir.
Huzeyfe şöyle devam
etti: Öyle zamanlarda yaşadım ki: O günlerde kiminle alışveriş ettiğime
aldırmazdım. Müslüman ise o kişiyi dini dürüst olmaya sevkederdi. Yahudî ve
Hıristiyan ise onunda başında bulunan devlet gücü ve otoritesi kötülük
yapmasına engel olurdu. Ama bugün ise sizden şu birkaç kişiyle alışveriş
yapabilmekteyim.
Diğer tahric: Buhârî,
Rikak; İbn Mâce: Fiten
Tirmizî: Bu hadis
hasen sahihtir.